FATİH MEHMET ADAŞ

Tarih: 01.12.2025 09:24

Zaman Neden Hızlanmış Gibi Hissettiriyor?

Facebook Twitter Linked-in

Günümüz insanının ortak cümlesi haline geldi:

“Zaman artık çok hızlı geçiyor.”

Oysa takvim aynı, saat aynı, Dünya aynı dönüşünü sürdürüyor. Peki neden herkes, özellikle de yetişkinler, hayatın günden güne hızlandığını düşünüyor? Bunun cevabı fiziksel değil; tamamen insanın psikolojik yapısında saklı. İnsanın zaman algısı, yaşına göre değişir.

10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının neredeyse yüzde onu demektir.

40 yaşındaki bir yetişkin için ise aynı yıl, sadece yüzde ikileri bile zor bulur. Beyin, zamanı “takvim” üzerinden değil, hayatının içindeki oran üzerinden hisseder.

Bu yüzden çocukken bir yıl sonsuz gelirken, yetişkinlikte bir yıl su gibi akıp gider.

Zamanı ağırlaştıran şey yenilik; zamanı hızlandıran şey ise rutindir.

Yeni bir iş, yeni bir şehir, ilk aşk, ilk okul günü…

Beyin bu dönemlerde çok sayıda “yeni kayıt” oluşturur. Bunlara geri dönünce o günlerin uzun, zengin, dolu hissettirmesi bundandır. 

Fakat yetişkinlik; aynı yollar, aynı masa, aynı işler, aynı konuşmalar, aynı telaşlar…

Yani kopyala–yapıştır günlerle dolar. Rutin çoğaldıkça, beyin daha az kayıt açar. Bu yüzden geriye dönüp bakınca, koca bir yıl bile “nasıl bitti anlamadım” duygusuyla gelir. Bugünün insanı sürekli uyaran altında yaşıyor. Bildirim, haber akışı, mesajlar, kısa videolar…Her şey çok, ama hiçbiri derin değil. Bu da beyne şu hissi veriyor: Zamanı uzun hissettiren şey “bilgi” değil, yoğun deneyimdir. Gürültü ise deneyim değil, sadece yorucu bir akıştır. Modern hayat, insandan eskisinden daha fazla rol talep ediyor: Çalış, aile ol, sosyal ol, görünür ol, üret, tüket, yetiş, koştur… İnsan bu baskı altında sürekli “gecikiyormuş” hissiyle yaşar. Koşarken manzara fark edilmez, anı yaşarken derinlik kaybolur, geriye dönünce sadece hız kalır. Ve beyin bunu zaman hızlandı diye yorumlar. Zaman algısının en kritik noktasını şu tek cümle özetler: “Beynin hafızasında ne kadar az iz kalırsa, yaşam o kadar hızlı geçmiş gibi görünür.”

Bugün insanlar çok şey yaşıyor gibi görünür ama hafızaya işleyen çok az an kalır. Bu yüzden geçmiş geniş, bugün dar, gelecek hızlı görünür. Saatin hızını değiştiremeyiz, ama zamanın bizde bıraktığı izleri değiştirebiliriz. Bir anı gerçekten yaşamak, Acele etmeden düşünmek, Ekrandan uzaklaşmak, Rutinleri kırmak, Yavaşlamayı bir kayıp değil, bir kazanım olarak görmek.  Bunların hepsi beynin zaman dosyalarını yeniden açmasını sağlar. Ve insan o zaman fark eder ki: Hızlanan zaman değil; hızlanan yaşam biçimidir.


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —