Yakın zamanlara kadar insanoğlunun amacı, rahat ve çağdaş şartlarda yaşamını sürdürmekti. Bu amacın gerçekleşmesi için kaynaklar hiç bitmeyecekmiş gibi sınırsız bir şekilde kullanıldı.
Çevre kirliliği denilen oluşum hiç akla getirilmedi. Bu gün gelinen noktada, kaynakların sonsuz olmadığı, doğanın kirlenebileceği ve kirlenme nedeniyle kaynakların verimlerinin azalabileceği anlaşıldı. Çevre kirliliğinin aynı zamanda insan yaşayışını zorlaştırdığı tesbit edildi.
Olumsuzlukların farkına varılınca yeni standartlar, kavramlar ve ilkeler geliştirilmesi gündeme geldi. Bu yeni düzenlemelerin kamuoyuna tanıtılması ve kirliliğe dikkat çekilip önlem alınması bilincinin yerleştirilmesi için 5 Haziran bütün dünyada ÇEVRE GÜNÜ olarak ilan edildi.
Çevre ile ilgili alınan önlemlerin amacı; milli ve milletlerarası sanayilerin, çevreye en az zarar veren şartlar içerisinde gelişmesini sağlamaktır. Sanayi ürünlerinin tasarımı, üretimi, ambalajlanması, nakliyat ve pazarlaması ile tüketimi çevre problemlerini en aza indirici biçimde olmalıdır.
Çevre kirliliğine yol açan hatalardan dönülmesi, çevrenin temizlenmesi, kendi kendini yenileyebilecek ortamın oluşturulması çok önemlidir. Çünkü kirlilik, kendi kendini çoğaltıyor, Bozulan ekolojik dengenin yeniden kurulması çok büyük yatırımlar gerektiriyor.
Ülkemizde ve bizim konumumuzda olan ülkelerde, çevre koruma ile ilgili bazı önlemler sanayileşmenin önünde bir engel gibi görülmektedir. Türkiye, sanayileşmek zorundadır. Sanayimizi geliştirmek, geliştirirken yaşadığımız çevreye zarar vermemeli. Bize; gelişmiş bir sanayi ve yarınlara kalacak bozulmamış, kirlenmemiş bir çevre gerek.
EKOLOJİK TAHRİBAT VE ÇEVRE BİLİNCİ:
Ekoloji, organizmaların çevre ile olan ilişkilerin ve çevre sorunlarını konu alan bir bilim dalıdır. Çevrecilik ise, tabii çevreyi korumaya, çevre kirliliğine yol açan nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerde bulunan kimseye de çevreci denilmektedir.
Bütün canlıların yaşadığı yere o canlının çevresi denir. Çevreyi bitkiler, hayvanlar ve mikroskobik canlılardan oluşan canlı varlıklar ile hava, toprak, taşlar ve sudan meydana gelen cansız varlıklar oluşturur. Yakın çevremizde tarım alanlarının dışında kalan ormanlarda, sulak alanlarda, dağlarda varlıklar olarak denge olarak yer alırlar. Çevremizde bulunan ormanlar oksijen kaynağıdır. Bulundukları bölgede yağış düzenini ayarlar. Toprağı korurlar. Ayrıca birçok canlıyı barındırırlar. Eğer sağlıklı bir hayat yaşamak istiyorsak; çevre bilincinin her insanda uyandırılması gerekir ki bu ancak eğitimle mümkün olur.
Teknoloji ilerledikçe çevreyi koruma ve temiz tutma yöntemleri de gelişmekte ancak bu gelişmeler çevre kirliliğinin yayılma hızına yetişememektedir.
Plansız şehirleşme, tarımda kullanılan ilaçlar, gübreler, sanayi atıkları, yağmur sularıyla havadaki asitlerin toprağa inmesi toprağın kirlenmesine yol açmakta, radyoaktif atıklar da toprak kirliliğine neden olmaktadır. Tarım alanlarında fenni gübrelerin, zehirli tarım ilaçlarının kullanımı tehlikelidir. Sanayi kuruluşları tarafından bırakılan atıklarda çevre kirliğine neden olmaktadır.
Evsel atıklar, sanayi kuruluşlarının atıkları arıtılmadan toprakla buluşturulmamalı, sanayi tesisleri yerleşim alanlarından uzak yerlerde kurulmalıdır.
