Zaman gelir, her görev biter. Mühim olan geride ne bıraktığınızdır. Belediyecilik, yalnızca kaldırım taşlarını dizmek, park açmak, tabelalar yenilemek değildir. Belediyecilik; bir halkın kaderine yön vermek, bir şehri geleceğe hazırlamak, bir çocuğun hayalini, bir yaşlının duasını, bir gencin umudunu inşa etmektir.
Ey başkanlar!
Sizler halkın doğrudan iradesiyle seçildiniz. Gücünüz, hiçbir masadan, kulisten, üst akıldan değil; doğrudan milletten, sokakta yürüyen esnaftan, sabah namazına kalkan ihtiyardan, çocuğunu okula yetiştiren anneden gelir. Bu güç öyle kıymetlidir ki, doğru kullanıldığında sizi tarihe altın harflerle yazdırır; yanlış kullanıldığında ise sadece pişmanlıkla anılmanıza neden olur.
Her adımınızın izi kalacak bu şehirde. Yaptığınız her iş, diktiğiniz her bina, kesilen her ağaç, dokunulan her kaldırım taşında isminiz yankılanacak. Unutmayın, belediye binaları değil, milletin kalbi esas makamınızdır. Oraya kurulan her bağ, bir ömre bedel olur.
Partinizin talimatını değil, halkınızın feryadını dinleyin. İhaleyi değil, ihtiyacı görün. Fotoğraf çektirmeyi değil, sorunu çözmeyi görev bilin. Sıradanlıktan çıkın, kopyacılığı bırakın. Herkesin yaptığını değil, halkın gerçekten neye ihtiyaç duyduğunu görün. Çünkü bu şehir sizin aynanızdır; siz nasıl bakarsanız, öyle yansır.
Ve unutmayın…
Siz de bu toprakların evladısınız. Sizin de çocuklarınız, torunlarınız bu şehirde büyüyecek. Onlara bırakacağınız miras sadece mal mülk değil, fikir, ahlak ve hizmet olmalı. Bir gün bu şehre veda ettiğinizde, adınız sokak levhasında değil; bir çocuğun duasında, bir annenin minnettarlığında yaşasın.
Vicdanınızdan ayrılmayın.
Her kararda, her imzada, her projede halkınızı düşünün. Kalıcı olun. Değer üretin. Gölge etmeyin. Ve nihayetinde bu halk “iyi ki” desin arkanızdan. Ne mutlu geride eser bırakabilene, ne mutlu adını temiz bir suda andırabilene…
Çünkü asıl başkanlık, gönüllere hükmetmektir. Ve asıl makam, milletin dualarında yer bulmaktır.