Çocuk işçi yaş grubu 5 – 17 yaş grubu çocuklardan oluşmaktadır. Bu yaş grubundaki çocukların yaşıtlarıyla oynamaları gerekiyor. Okullardaki temel eğitimlerini almaları gerekiyor. Akranlarıyla sosyalleşmeleri gerekiyor. Maalesef onlar bütün bunları yaşamadan hayatın acımasızlığı içerisinde bir cenderenin içerisine düşüyor. Kimileri okul saatlerinden sonra arta kalan zamanlarında çalışıyorlar kimileri ise okulu tamamen bırakıp körpe bedenleriyle çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu durum kentlerden kırsala kadar bütün yerleşimlerde görülürken kentlerden kırsala doğru artış göstermektedir.
Çocuk işçiler daha çok sanayi, tarım, hayvancılık, madencilik, çıraklık ve küçük aile işletmeleri sektörlerinde çalıştırılmaktadır. Özellikle kırsalda yaşayan nüfusta çocuk işçiler artış göstermektedir. Mevsimlik işçi olarak kendi memleketlerinden başka illere mevsimlik göç eden topluluklarda çocuk işçiler daha belirgin bir şekilde görülmektedir. Çünkü çocuklarda aileleri ile birlik göç etmektedirler. Bu durum onları da aile bireyleri ile birlikte yevmiyeci olarak çalışmaya zorlamaktadır. İşçi maliyetlerini düşürmek isteyen sanayi sektöründeki işletmeciler kayıt dışı olarak çocuk işçi çalıştırmaya meyil etmektedirler. Çocuk işçiler fabrikalarda uzun çalışma saatlerine maruz kalarak ve ucuz ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Aynı durum maden sektörü içinde geçerlidir. Madenlerde gayri resmi bir şekilde birçok çocuk işçi çalıştırıldığı bilinen bir gerçektir. Çocuklar hem psikolojik olarak hem de fiziksel olarak bu ortamlarda ağır bir yükün içerisine girmek zorunda kalmaktadırlar. Şehirlerde küçük esnafların ve zanaatkârların yanında çıraklık yapan çocukları da görmekteyiz. Mesleki deneyim ve yetenek edinme açısından çıraklığı diğer çalışma alanlarından ayırmalıyız. Çıraklığın çocuklara gelecekte bir meslek edindireceği de düşünüldüğünde şartların iyileştirilerek devam ettirilmesi gerekmektedir. Günümüzde meslek liselerinde staj adı altında haftanın belirli günleri öğrenciler işyerlerinde çalıştırılmaktadır. Öğrencilerin meslek tercih etmeleri ortaokulda başlatılarak haftanın belirli günleri zanaatkârların yanında çıraklık yapmaları sağlanabilir. Böylece çocuklar eğitim haklarından da mahrum kalmamış olurlar. Ülke ekonomisin ihtiyacı olan berber, terzi, oto sanayi ustaları, marangoz ve benzeri birçok meslek mensubunun azalmasının da önüne geçilmiş olur.
Çocuk işçilerin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenin yoksulluk olduğu bilinen bir gerçektir. Bu durum çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Yoksul aileler daha sık kontrol altına alınarak çocuk işçiler için devlet sosyal koruma kalkanı oluşturmalıdır. Yoksul ailelerde çocuklara eğitim desteği olarak ayni ve nakdi yardımlar yapılmalıdır. Yapılan yardımlar tatmin edici ve doyurucu olmalıdır. Çocuk işçileri çalıştıran işletmelere caydırıcı düzeyde cezalar getirilmelidir. Yoksul ailelerdeki yetişkinlere iş ve işçi bulma kurumu aracığı ile iş bulunmalıdır. İş bulunmadığı takdirde sosyal destekler verilmelidir. Okul çağındaki çocukların çalıştırılmaması için ve eğitimlerine devam ettirilmesi için Milli Eğitim Müdürlükleri tespit ve önleme adına mekanizmalar oluşturmalıdır. Çocuk işçilerin topluma verdiği zararları tartışmak için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Belediyeler ve ilgili sivil toplum kuruluşları çalışmalar yürütmelidir. Toplumsal farkındalık oluşturulmalıdır. Çocuk işçilerin topluma verdiği zararlar belirlenerek önlemler alınmalıdır. Her şeyden önce bu devletin vatandaşı olan her bir çocuğun hakkı olan temel eğitim ve öğrenme hakkı çocukların elinden alınmamalıdır. Çocukların fırsat eşitsizliğine kurban gitmeleri önlenmelidir. Her bir çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişiminin sağlıklı bir şekilde tamamlaması sağlanmalıdır.
Unutmayalım bu günün çocukları yarının yetişkinleridir. Yarınlar bu çocukların ellerinde şekillenecektir. Toplumun her ferdi duygudaşlık yaparak çocuk işçiler için el uzatabilir.
Son söz: “Birey, kabile tarafından ezilmemek için her zaman mücadele etmek zorunda kalmıştır. Eğer denersen, sık sık yalnız kalacaksın ve bazen korkacaksın. Ancak kendinize sahip olma ayrıcalığı için hiçbir bedel ödenemeyecek kadar yüksek değildir.” Friedrich Nietzsche