Bunun tesirini ilimiz Niğde’deki iş yerlerinde de aynen görmekteyiz. Neredeyse Türkçe isme rastlamak mümkün değil. İş yerlerimize başta İngilizce olmak üzere almanca ve fransızca isimler koymaya başladık. Bütün esnafımız ve işverenlerimiz sanki bu konuda iş ve dil birliğine varmışlar ve anamızın ak sütü gibi helal olan Türkçe’mizi neredeyse unutmuşlar ve görmezden gelmeye başlamışlar.
Başta büyük şehirler olmak üzere Anadolu’nun diğer illerinde ve hatta ilçelerinde bile bu manzarayı hemen her yerde görmemiz ne yazık ki mümkün. Sanki topyekün bir karar alınmış ve Türkçe isim konulmaması için genel olarak bir mutabakat sağlanmıştır. En sıradan giyim kuşam firmaları ile ayakkabı markalarında bile bunu görüyoruz. Hatta kendi yeme içme kültürümüz yokmuş gibi yabancı ülkelerin yeme içme kültürüne duyduğumuz hayranlığın sonucu olarak yemek adları bile yabancı diller ile anılır ve ifade edilir hale gelmiştir.
Özellikle lüks restoranlarda ki yemek listelerine bakıldığı zaman bunları hemen her yerde görmek mümkün hale gelmiştir. Dolayısı ile kendi milli kültürümüz göz ardı edilmiş, ikinci sınıf muamelesi görmeye başlamış ve neredeyse unutulmaya yüz tutmuştur. Bu kültür hayatımız fevkalade önemli bir kayıptır.
İlgili kamu kurumları bu gidişatı durdurmak için her türlü tedbiri vakit kaybetmeden almalı ve süratle uygulamaya koymalıdır. Hatta bu yönde cezai tedbirler paketi hazırlanmalı, zaman kaybetmeden uygulanmaya başlanmalıdır. Bu yabancı adlarla satışa hazır edilen ürünlerin menşei süratle araştırılmalı ve doğrular ortaya çıkarılmalıdır. Çıkan sonuçlara göre kamu yönetimi gerekeni tavizsiz bir şekilde yerine getirmelidir. Yoksa kendi ana dilimiz Türkçe bundan çok büyük zarar görecektir.