Gece saat 01.45 te Atatürk’le birlikte Kazım (İnanç) paşa, Kılıç Ali Ruşen Eşref (Ünaydın), Falih Rıfkı (Atay), Hacı Mehmet Edip Servet (Tör), Kavalalı İsmail Hakkı ile birlikte yola çıkıldı. Otomobillerle Kırşehir ve Yozgat’a uğrandı. Atatürk’ün treni Yerköy’e gönderilmişti.
Seyahatin sonraki bölümleri trenle gerçekleştirilecekti. Güzergâh üzerindeki vilayet ve kaymakamlıklara askeri birliklere durum bildirilmişti. Yolculuğun bir uğrak yerininde Niğde olduğu valiliğe gelen telgrafla belli olmuştu.
NİĞDE VİLAYETİ CELİLESİNE
Reisi Cumhur Gazi Hazretleri muhtemelen 5 Şubat günü Kayseri üzerinden treni mahsusalarıyla Niğde’ye muvasalat eyleyeceklerdir. Beraberindeki zevatı muhterem ile Gazi Hazretlerinin geceyi Niğde’de geçirmeleri muhtemeldir. Muhterası hususunda tevessül buyrulması mevcudur.
REİSİ CUMHUR KATİBİ UMUMİSİ RIZA
Niğde’yi ziyaretinde Atatürk’ü ağırlamak ve ziyafet düzenlemek üzere halkevinin salonu tercih edilmiştir. Zaten başkada büyük salon yoktu. Yemek hazırlamak üzere önceleri Çankaya köşkünde çalışmış ve o sırada Niğde Milletvekili Halit Mengi’nin evinde bulunan aşçı çağrılıp Atatürk’ün sevdiği yemekleri yapması istendi ayrıca Niğde’nin mahalli yemekleri ve meyveleri de hazırlandı. Yemeklerden bazıları kebap, yoğurtlu ıspanak, pilav sarığı burma tatlısı, başta Niğde elması olmak üzere gene Niğde’de yetişen meyveler vardı. İstasyondan halkevine kadar ve mahfele kadar her yer bayraklarla süslenmişti.
Saat tam 15.00 te bir haber yayıldı. Gazi Hazretleri gece saat 20.00 de doğruca geçecekmiş. Bunu duyan kadın erkek çocuk meydanda toplanmış olan binlerce Niğdeli Atatürk’ü görmek için istasyona akın etti. Saatler ve dakikalar bir türlü geçmek bilmiyordu. Askeri birlik yerini almıştı. Okullar, Öğretmenler, Esnaf, Halk vaktin çok geç ve havaların çok soğuk olmasına aldırmadan kalabalık gittikçe artıyor hatta civar köylerden yaya ve atlı insan topluluğu geliyordu. Hava çok soğuk olduğu için görevliler istasyon hangarının altına halkın girmesine müsaade etmişlerdi.
Saat 19.00’da Kayseri tarafından bir düdük sesi ortalığı çınlattı.
Halk bir anda Atatürk’ü daha iyi görebilmek için sağa sola koşturmaya başladı. İşte geliyor sesleri yükseliyordu. Tren alkışlarla karşılandı. Gelen tren ise kılavuz treniydi.
Atatürk’ün treninin şehre girmek üzere olduğu anlaşıldı. Halk daha da coşmuş heyecan ve coşku naraları atılmaya başlanmıştı. Ne mutlu Gazi bize misafir oluyor. Yaşa büyük Gazi Yaşa büyük kurtarıcı sesleri ve alkış tufanı ile tren istasyona girdi.
Atatürk vagonun penceresinden kendisine has bir tavırla Niğdelileri selamladı. Niğdeliler Atatürk’ün yüzünü gördüklerinde daha da heyecanlanmışlardı. Bu tezahürat sırasında Vali Ziya Tekeli, Tümen Komutanı Ali Rıza (Artunkal), Belediye başkanı Mustafa Soylu, CHP İl Başkanı Hüseyin Ülkü ve Niğde Milletvekili Halit Mengi Atatürk’ün bulunduğu vagona giderek şehir adına saygı ve hürmetlerini arz ettiler. Atatürk trenden inerek karşılayıcıların ellerini sıktı. Hazır bulunan Askeri birliği, öğrencileri, halkı selamladı.
Atatürk makam arabasına benzer arabanın yanına geldi kapısını açarak arabasına binmesini paşam sizi şöyle alayım derken Atanın yaveri bizim arabamız var diyerek uzaklaştırdı. Ancak bu korumanın bir refleksi idi Atatürk kendi arabasına bindi Cici Baba’da diğer konukları arabasına bindirerek halkevine götürdü. İstasyondan hareket eden otomobiller kale altından dolaşarak istasyon caddesini geçerek şehir meydanında bulunan düğün salonu Kütüphane olarakta kullanılan halkevine geldiler.
Ziyafet verilecek salon çok büyük değildi Atatürk’le gelenler ve şehrin ileri gelenleri ve mülki amirler kolordu komutanı ancak girebildi. Havanın soğuk olması sebebiyle halk biraz daha bekledikten sonra dağılmaya başladı.
Evvela halkevi başkanı Eczacı Naim Erem Atatürk ve yanındakilere hoş geldiniz diyerek kısa bir konuşma yaptı. Gittiği her yerde halkevlerini ziyaret eden Atatürk buranında faaliyetleri hakkında bilgi edindi. Niğde halkevi yurt genelinde açılan ilkler arasında idi. Niğde’nin halkevini erken açmış olmasından dolayı memnuniyetini belirtti. Daha sonra bir öğrenci şiir okudu bir öğretmende konuşma yaptı. Yemeğe geçildi yemek sırasında benimde orta okul ve lise yıllarında müzik öğretmenim olan Cafer Üneri batı müziğinden parçalar çaldı. Atatürk’ün büyük beğenisini kazandı.
Yemek esnasında Atamız bu su nerenin diye sordu, aldığı cevap Niğde’mizin efendim oldu. Bu yiyecekler nerenin dedi cevap aynı Niğde’mizin efendim. Bu meyveler nerenin Niğde’mizin efendim. Ya öylemi Halbuki bana Milletvekiliniz Hilmi Soydan Bey Niğde’nin suyu içilmez Niğde’de hiçbir şey yetişmez Niğde’nin toprağı çorak demişti ve ben düşman ayağı değmemiş en güvenli iller arasında gördüğüm ve kahramanlıklarına şahit olduğum Niğde’yi başşehir yapmayı düşünüyordum. Buradan gittim ve Ankara’yı başşehir yaptım ifadesini kullanmıştır.
Bizim halkevlerine büyük umudumuz vardır. Burası gençlerin yuvaları olacaktır Milletimizin yüksek karakterini yorulmaz fitri zekasını İlme bağlılığını güzel sanatlara olan sevgisini milli birlik duygusunu ve her tür vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek halkevlerinin görevi olacaktır. Milli kültürümüz bu halkevlerinde gelişecektir. dedi.
O günlerde halkevi bir dergi çıkartma hazırlığı içindeydi Atatürk derginin adını sorduğunda Akpınar olduğu söylendi. Akpınar Niğde’nin güneydoğusunu çeviren Toroslardan Aladağ’ın üzerindeki yüksek yaylanın ve burada kaynayan tatlı bir suyun adıydı. Söz sudan açılmışken Niğde Milletvekili Halit Mengi Çiftehan’daki kaplıcanın çok şifalı olduğunu fakat bakımsız halde bulunduğunu ve istifade edilemediğini anlattı. Atatürk bu gibi kaplıcalara ehemmiyet vermek lazım ben tedavimi Karisbatta Avusturya da bir kaplıcada yaptım. Bana Karisbat’da iken doktor Türkiye’de nice Karisbad gibi şifalı kaplıcalar var Türkiye’den niye geldin diye sordu utandım. Yarın gidelim şu kaplıcaya ve Çiftehan kaplıcalarını yerinde görelim dedi.
Yemek sırasında Atatürk’e Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın gönderdiği bir telgraf getirildi. Telgrafı Niğde telgraf müdürü getirdi. Telgrafta o günlerde görüşmeleri devam eden Balkan Antlaşması (Antantı) metninin taraf devletlerce hazırlandığı ve parafe edildiği bildiriliyordu. Telgrafı okuduktan sonra Atatürk çok önemli bir şey yani antlaşmaya katılacak devletler bunu uygun buluyorlar. Metni biz hazırladık buna sevindim. dedi.
Yemekten sonra Askeri mahfele (ordu evine) şimdi Yeşilay olarak kullanılan binaya gidilmek üzere sofradan kalkıldı. Halkevinin dik merdivenlerinden zorlanarak inildikten sonra kapının önüne gelen arabasına binerek Orduevine gidildi. Orta okulun karşısında tek katlı bir bina idi o zaman Niğde de lise yoktu. Bütün komutanlar subaylar ve aileleri Atatürk’ü karşıladılar. Atatürk burada bir kahve içerek komutanlarla konuşmalar yaptı.
Atatürk’le birlikte halkevinde bulunanların bir kısmını da yanlarında gelmişlerdi. Niğdelilerle elmacılıktan ziraat işlerinden elmaların muhafazası ve standartisyonu konusunda sohbetler yapıldı. (DEVAMI YARIN…)
