Niğde, küçük ama her geçen gün gelişmeye çalışan bir şehir. Elbette büyük şehirlerin karmaşası yok. Ama bu, burada yaşanan her olayın etkisiz olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, küçük şehirlerde yapılan bir hata, daha büyük sonuçlar doğurabilir.
Kurumlar içinde bazı birimler var. Belki her gün ihtiyaç duyulmuyor ama ihtiyaç duyulduğunda orada görev yapan kişilerin yetkinliği, bilgi ve deneyimi hayati önem taşıyor. Bu birimler bazen sağlıkla, bazen güvenlikle, bazen kriz anlarıyla ilgili. Yani yanlış yapılırsa sonuçları çok ağır olabiliyor.
Ne yazık ki bu birimler zaman zaman kurum içinde “sürgün yeri” olarak görülüyor. Uyum sorunu yaşayan, başka bölümlerle tartışmalı olan ya da bir şekilde yönetimle arası bozulmuş kişilerin, ceza gibi bu birimlere gönderildiği görülüyor. Oysa burası ceza yeri değil; sorumluluk yeridir. Görev yapılan konu sıradan değil, bazen insan hayatı kadar önemlidir.
Daha da kötüsü, bu birimlerde görev yapan bazı kişilerin alanla hiç ilgisi olmaması. Eğitim almadan, yeterli hazırlık yapılmadan, sadece boşluk doldurur gibi görevlendirilen insanlar… Bu da bazen geri dönüşü olmayan hatalara neden olabiliyor. Kimi zaman bir can kaybı, kimi zaman büyük bir maddi zarar, kimi zaman da halkın devlete duyduğu güvenin sarsılmasıyla sonuçlanıyor.
Bu noktada şehrin yöneticilerine büyük sorumluluk düşüyor. Kurumlar arası denetim kadar iç denetim de şart. Hangi birimde kim çalışıyor, hangi yeterlilikle orada bulunuyor? Bu sorular düzenli olarak gözden geçirilmeli. Sırf bir personel başka bir birimle anlaşamadı diye, onu uzmanı olmadığı başka bir alana göndermek, sadece o kişiye değil, şehrin tamamına zarar verir.
Niğde’nin geleceği için bu yaklaşım değişmeli. Her birime hak ettiği ciddiyet verilmeli. Liyakat sahibi, eğitimli, işinin sorumluluğunu bilen insanlar görev almalı. Çünkü bu şehir hepimizin. Ve bu şehirde yaşanan her başarı da, her hata da bizi ilgilendiriyor.