FATİH MEHMET ADAŞ

Tarih: 08.06.2025 08:42

SUYU BULANDIRMAYIN!

Facebook Twitter Linked-in

Bir şehir düşünün…

Sessiz, sakin, huzurlu…

Ama bir o kadar da içine kapanık, büyümekten korkar gibi kendi çevresinde dönen. Burası Niğde. Anadolu’nun göğsünde mütevazı bir şehir; ama yıllardır “kapalı kutu” hâlinde duran bir potansiyel…

Depremin Ardından Gelen Göç

6 Şubat 2023’teki büyük depremin ardından Niğde, başta Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay olmak üzere çevre illerden yoğun göç aldı. Bu durum, bazı kesimlerde “Niğde’nin huzuru bozuldu” türünden söylemleri de beraberinde getirdi. Oysa meseleye sadece asayiş penceresinden değil; sosyolojik, demografik ve yönetsel pencerelerden de bakmak gerekir.

Niğde, uzun yıllardır göç veren bir il. TÜİK verilerine göre son yıllarda nüfus artış hızı eksilerde seyrediyor. 2024 yılı itibarıyla kentin nüfus artış hızı -2,3 düzeyinde. Bu, doğanlardan çok daha fazla kişinin ya başka şehirlere göç ettiği ya da kente yeni bir nüfus girişinin olmadığı anlamına geliyor. Hal böyle olunca şehir ne ekonomik anlamda büyüyebiliyor ne de sosyal çeşitlilik gelişiyor.

Göçten Korkma, Sahip Çık!

Oysa göç, doğru yönetildiğinde bir şehrin kaderini değiştirir. Gelen insanları “yük” olarak görmek yerine, potansiyel bir kazanç olarak değerlendirmek gerekir. Elbette bu, başıboş bir süreç değil; planlı, kontrollü ve insan odaklı bir yaklaşımla mümkün olabilir.

Göçle gelen bireylerin mesleklerine, ihtiyaçlarına ve sosyal yapılarına göre yönlendirilmesi şart. Doktor varsa sahaya çekilmeli, elinde zanaat olan varsa mesleki eğitime yönlendirilmeli, işi olmayan ama çalışmak isteyenlere istihdam kapıları açılmalı. Kısaca; gelen insan, şehrin asli unsuru gibi görülmeli.

Suyu bulandırmayın derken kastımız şu:

Göçü, suçla eşitlemek kolaycı bir tavırdır. Suç bireyseldir, kökenle değil koşullarla ilgilidir. Bugün Niğde’nin çevresine göre daha huzurlu bir şehir olması, doğru yönetimlerin ve toplum yapısının sonucudur. Ancak bu huzurun korunması için sadece güvenlik önlemleri değil; sosyal politika ve şehir planlaması da devrede olmalıdır.

Nüfus Yoksa Yatırım da Yok

Nüfus artmayan bir yere devlet de yatırım yapmaz, özel sektör de. Yatırım demek hastane, okul, fabrika, yol, sosyal alan demek. Ancak nüfus sabit ya da azalıyorsa, ihtiyaç doğmaz; ihtiyaç doğmazsa yatırım gerekmez. İşte bu döngüde Niğde yıllardır kendini tekrar eden bir tabloya sıkışmış durumda.

Oysa Niğde’nin toprağı verimli, coğrafi konumu merkezi, tarihi köklü. Bunların üzerine genç bir nüfus ve kültürel zenginlik eklenirse, Niğde bir çekim merkezi olabilir.

Ama önce şu basit gerçeği kabul etmek gerek:

Nüfus artmalı ki gelişim başlasın.

Ve nüfus arttığında da “gelen kim, nereden geldi?” değil; “nasıl katkı sağlar?” sorusu sorulmalı.
 

Yöneticilere Büyük Görev Düşüyor

Elbette bu sürecin mimarı sadece vatandaş değil. Niğde’nin mülki idarecileri, belediye başkanlığı ve kamu kurumları; hem şehirdeki eski sakinleri hem de yeni gelenleri ortak bir yaşam anlayışında buluşturmalı. Bu bağlamda;
Uyum programları, Mesleki eğitim destekleri, Sosyal uyum projeleri, Mahalle bazlı izleme çalışmaları gibi adımlar ivedilikle hayata geçirilmeli. Sadece polisiye önlemlerle huzur korunmaz; sosyal adaletle, bilinçlendirmeyle, iletişimle olur bu.

Niğde küçük bir şehir olabilir. Ama küçük kalmak kader değildir. Şehrin gelişimi, nüfus artışına; nüfusun değerli hale gelmesi ise doğru yönetilmeye bağlı. Gelen insanlara şüpheyle değil, umutla bakarsak; hem birey kazanırız hem şehir.

Suyu bulandırmak kolay, ama temiz tutmak ustalık ister.

O ustalık da bu şehrin yöneticilerinde ve sakinlerinde saklı.

Niğde için şimdi doğru zaman:

Kapalı kutuyu açın, suyu berrak tutun.


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —