FATİH MEHMET ADAŞ

Tarih: 06.12.2025 13:07

ABD’nin NATO’dan Çekilme Sinyali: Yeni Düzenin Ayak Sesleri

Facebook Twitter Linked-in

Dünya uzun süredir sessiz bir kırılmanın içinde. Bu kırılma öyle bir anda, tek bir çatırtıyla gerçekleşmiyor; aksine, büyük devletlerin attığı küçük ama yön değiştirici adımlarla kendini hissettiriyor. Son olarak ABD’nin “2027’ye kadar NATO’daki sorumlulukları Avrupa’ya devretme” sinyali, işte bu kırılmanın en net göstergelerinden biri.

Aslında Amerika, uzun zamandır NATO’nun taşıyıcısı olmaktan yorulduğunu söylüyor. Bunun nedeni ekonomik yük ya da güvenlik öncelikleri kadar basit değil; mesele, dünyanın artık tek merkezden yönetilemeyecek kadar değişmiş olması. Washington, Avrupa’nın güvenlik bedelini kendi sırtına yüklemesini adil bulmuyor. Daha açık bir ifadeyle, “Sizin için Rusya ile ben uğraşıyorum, siz hâlâ savunmaya gereken yatırımı yapmıyorsunuz” diyor.

Bu çıkış, bir yönüyle haklı görülebilir. NATO bütçesinin büyük kısmı ABD’den geliyor. Buna karşın Avrupa ülkeleri yıllarca savunma hedeflerinin altında seyretti. Ancak işin diğer tarafı çok daha kritik: ABD, artık Avrupa’yı değil, Pasifik’i birincil tehdit alanı olarak görüyor. Yani Çin yükseliyor; Amerika stratejik odağını oraya kaydırıyor.

Burada sorulması gereken asıl soru şu:

ABD Avrupa’dan elini çekerse NATO gerçekte ne kadar ayakta kalabilir?

Bugün Avrupalı liderlerin yüzündeki endişenin nedeni tam da bu. Zira ABD’nin olmadığı bir NATO, caydırıcılık açısından büyük bir boşluk oluşturur. Rusya-Ukrayna savaşının ortasında verilen bu mesaj ise kıta için adeta “yalnızlık provası.” Bu noktada Türkiye’nin pozisyonu daha da önem kazanıyor. Çünkü NATO’nun güney kanadı, Karadeniz jeopolitiği, enerji hatları ve bölgesel denge söz konusu olduğunda Türkiye kilit ülke olmaktan öte, sistemin dayanak noktası haline geliyor. ABD’nin geri adım attığı her milimetrede, Türkiye’nin stratejik ağırlığı daha da belirginleşiyor. Fakat bu güç artışı beraberinde daha ince dengeler ve daha fazla sorumluluk da getiriyor. Geçmişin dünyası netti: Bir tarafta NATO, bir tarafta Sovyetler… Bugünün dünyası ise çok merkezli, daha karmaşık, daha kırılgan. ABD’nin mesajı da bunun kabulü aslında:

“Artık ben tek başıma bu yükü taşımayacağım.”Amerika’nın çekilme sinyali, NATO’nun çöküşü anlamına gelmiyor; ancak sistemsel bir dönüşümün başlangıç işareti. Bu dönüşümün sonunda Avrupa savunmasını güçlendirmek zorunda kalacak, Türkiye ise kritik bir jeopolitik mihenk taşı hâline gelecek. Rusya, boşalan alanı değerlendirmeye çalışacak; Çin ise Atlantik sisteminin zayıflamasını fırsat görecek.Kısacası, önümüzdeki yıllar yalnızca diplomasi masalarının değil, tarih kitaplarının da yeniden yazıldığı yıllar olacak. Ve bizler, belki de bir yüzyılın kaderini belirleyecek bu büyük satranç tahtasının tam ortasında duruyoruz. Dünya değişiyor. Gölgeler uzuyor, güç dengeleri yer değiştiriyor. Asıl soru şu: Bu yeni düzenin neresinde duracağız?


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —