Takriben 2 hafta önce Hamas'ın İsrail'e saldırısı ile başlayan çatışma geçen her gün alanını ve şiddetini devam ettirmektedir. Öyle ki İsrail çatışmanın ilk günündeki dağınıklığını giderdikten sonra bütün şiddeti ile başta Gazze olmak üzere Filistin'i adeta bombardıman altına almıştır. Yaşlı genç, çoluk çocuk, kadın erkek demeden bütün gücü ile ve bütün acımasızlığı ile Filistin'i topyekûn bombalamıştır. Hava kuvvetleri, kara kuvvetleri ile bütün gücü ile Filistin'in üzerine çullanmıştır. Şu anda Filistin tam bir yalnızlık içinde kıvranmaktadır.
İsrail'e başta ABD olmak üzere, tüm Avrupa ülkeleri destek vermekte ve yardım yapmak yolunda adeta birbirleri ile yarış etmektedirler. Öyle ki ABD başkanı çok ender seyahat etmesine rağmen İsrail konusunda tam bir tarafgirlik içerisinde ve adeta koşarcasına İsrail'e gelmiş Netenyahu ile adeta kucaklaşmış ve bütün gücü ile yanlarında olduğu mesajının çok kuvvetli bir biçimde herkese ilan etmiştir. Sadece bununla da kalmayıp ABD deniz kuvvetlerini harekete geçirmiş Gazze yakınlarında bir gemisini yanaştırmıştır. Sözde medeni dünya bununla da kalmamış, İngiltere hemen devreye girmiş ve deniz kuvvetlerini İsrail'e yardım konusunda konuşlandırmıştır. Almanya, Fransa, İngiltere ve diğer AB ülkelerinin hemen devreye girmişler ve İsrail'e çok yönlü yardım sözü vermişler ve bu sözlerini en güçlü bir biçimde gerçekleştirmeye başlamışlardır.
Filistin ise her zamanki gibi çaresizliğini ve yalnızlığını yaşamaya devam etmektedir. Müslüman ülkelerden cılız destek mesajları verilmekte ise de çaresizlik, yoksulluk ve kimsesizlik diz boyu devam etmektedir. Yani Filistin her zamanki gibi yalnızlığın ve kimsesizliğin arasına sıkışmış ve kendi kaderine terkedilmiştir. Bazı ülkelerde gösteriler yapılmış, İsrail'e öfke ve kin kusulmuş, bunun ötesinde başka bir şey yapılmamış ve ortaya konulmamıştır. O nedenle Müslüman ülkeler bir kere daha kendi konumlarını gözden geçirmeli, acilen gerekli girişimlerde bulunmalı ve batı dünyasının önüne geçmeyi planlamalı ve acilen hayata geçirmelidir.